Öncelikle içinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayının sizlere ve tüm İslâm alemine huzur ve bereket getirmesini diliyorum.Bu haftaki yazımızın konusu herkesin severek içtiği milli içeceğimiz olan çay olacak inşallah!Neden böyle çay üzerine yazı yazacağımı da söyleyeyim : Geçenlerde dışarıda bir yerde, çay ocağında çay içerken duvardaki çayla ilgili duvar yazılarını görünce böyle bir yazı yazmaya karar verdim.Bu duvar yazılarını yazının sonunda ekleyeceğim kısmet olursa.
60’larda çayı sadece eski adı “Reji” olan Tekel satardı.Yeni Camide Tekel binası vardı.Eski adı Reji binasıydı.Sonradan ismi Tekel binası oldu. Eskiler bilir, o yıllarda Hastane Mahallesine giderken sağ tarafta şimdi Beş Kardeşler Marketin olduğu yerde ahşap iki katlı eski bir bina vardı. Orada Tekel’in tütün ve diğer mamulleri depolanırdı.
Türkiye’de o yıllarda çay ekimi serbestti ama çayı işlemek ise zinhar yasaktı.Üreticiler çaylarını tekele satmak zorundaydı.Tekel adı üzerinde "tek el" dir. Rekabetten hoşlanmaz,tüccara asla fırsat tanımazdı.Tekel’in o yıllarda sattığı çay, yüz gramlık paketler halindeydi,fiyatı iki buçuk liraydı. Bir de yuvarlak teneke kutu içinde Filiz çayı vardı. Onun fiyatı da beş liraydı. Filiz çayı daha kaliteli olduğundan kahveciler ikisini karıştırıp öyle çay yaparlardı. Çayı 25 kuruşa, kahveyi 30 kuruşa satarlardı.Tabi tüp gaz olmadığı için o yılların kahve ocakları kömürle yanardı.Ocakçılar, akşama kadar külü karıştırıp suyu sıcak tutmaya çalışırlardı.Bir de kesme şeker vardı.Hani şimdi Erzurum şekeri diyorlar ya çok sertti, kolay kolay erimezdi.
Eskiden sabah ve akşam olmak üzere günde iki öğün yenilirdi.Sabahları çorba içilirdi.;mercimek, şehriye,tarhana artık ne varsa..Yayarsın sofra bezini, koyarsın siniyi ortaya. Çinko sahana iki kepçe çorba… Akşamdan kalan somunu da doğrarsın içine. Minikler bir anda etrafını sarar, harala gürüle saldırırlar.Şimşir kaşıklar tokuşur havada. Küsme,darılma,nazlanma şansınız yoktur, aç kalırsınız yoksa!…
Çorbadan sonra ananız bardakları çayla dolduracak dağıtacaktır sağ baştan. Çaysız kahvaltı mı olurmuş? Hele çaysız sohbet ne mümkün! Sevinirsin çayla kutlarsın, üzülürsün teselliyi çayda ararsın.Güneş açar, çay demlersin; yağmur yağdı,bir daha. Ne yerseniz yiyin, üstüne çay gelmeli mutlaka.Çay hem sıkı arkadaştır hem de birlikte çalışırsan yaptığın iş vız gelir sana.
Eskiden mahalle ve köy kahvelerimiz vardı.Gerçi şimdi ismi cafe oldu ama o zamanki kahvelerimiz mektep gibiydi.Cemaat yatsıyı müteakip mekana gelir; çaylar, kahveler söylenirdi.Kimin hastası veya borcu varsa, kimin oğlu askere gidecekse, kızı gelin olacaksa eşraf durumdan vazife çıkarır,eller cebe gider anında. Dertler halledilince ortalık şenlenir, artık av hikayelerine ya da askerlik anılarınıza geçebilirsiniz.
Evet, bir fıkrayla devam edelim: Dadaş’a sormuşlar: -Çay ? Yoh,bana tokinir! -Nassi dokinir? -Kırkıncıdan sonra çarpıntı yapir.
İnsan da çaya benzer; yolda,sofrada, alışverişte belli olur.Demlenene kadar rengini bilemezsin asla. Bir zamanlar İngiliz’in çıkardığı beş çayı modası vardı.Bu moda Türk tiryakiyi bağlamaz tabi.Türk beşte de içer, altıda da yedide de. Şu dinimizin güzelliğine de bir bakar mısınız. İftarda da gecenin bir vakti sahurda da çay demlettiriyor insana.
Yukarıda yazıya başlarken komik duvar yazılarından bahsetmiştim Onları da yazarak bu haftaki yazımızı bitirelim:
“Kahvenin kırk yıl hatırı var; ama çayınki daha hesaplanmadı.”
“Vücudun yüzde yetmişi su ise bir Türk’te bunun yüzde altmışı çaydır.”
“Oksijeni bilmem ama yaşamak için çay şart.”
“Sensiz çay içenin demliği kireç tutsun.”
“Bir çay doldur, bir kitap seç, dünyayı sessize al..
“Sor bakalım çay içtiği biri var mıymış?”
70. nostalji yazımızın da sonuna geldik.Bir sonraki yazımızda buluşmak üzere kalın sağlıcakla!
Yorum yazarak Akyazi.net Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Akyazi.net hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Akyazi.net editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Akyazi.net değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Akyazi.net Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Akyazi.net hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Akyazi.net editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Akyazi.net değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(3)Özer Baştan - Bülent Bey Merhaba,
Yazılarınız harika, çok neşeli ve keyifli. Kaleminize sağlık.
Mustafa Kilit - Harika .Taaaa cocukluk yillarimiza
Yongalik Hasan Yildiz - Sana helal olsun hemşehrim seni tebrik ederim yazılarının devamını dilerim.
Yazılan yorumlardan Akyazi.net hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Akyazi.net editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Akyazi.net değil haberi geçen ajanstır.