İslami STK'lardan 1 Mayıs açıklaması

Sakarya'da faaliyet gösteren 9 sivil toplum kuruluşu, 1 Mayıs vesilesiyle yaptıkları basın açıklamasında insana sermaye ya da kaynak gözüyle bakan küresel kapitalist sisteme karşı birlikte direnme çağrısında bulundu.

Sakarya'da faaliyet gösteren 9 sivil toplum kuruluşu bugün 1 Mayıs vesilesiyle bir basın açıklaması yaptı. Beytullah Emrah Önce tarafından okunan açıklamada, kapitalizmle birlikte tüm değerler sisteminin çöktüğü yeni bir cahiliye dönemine gelmiş durumda olduğumuz ifade edilirken, küresel kapitalist sisteme karşı birlikte direnme çağrısında bulunuldu

Kapitalist sistemin ve egemen emperyalist aklın insana 'sermaye' ya da 'kaynak' gözüyle baktığını belirten Önce, Müslümanların da kendi geleceklerini bu sistemin içinde aradıklarını belirtti. Önce, "Oysa tüm insanlığın mirası olan yeryüzünün kaynaklarını ve insan emeğini sömüren bu sistemin, bizi sürüklediği felaketi görmek zorundayız" ifadelerini kullandı.

Kapitalist sistemin yarattığı ifsadı rakamlarla anlatan Önce, "Düşünün ki bu sistemde, dünyanın en zengin yüzde 10'u dünyadaki zenginliğin yüzde 86'sını eline geçirmiş durumda. En zengin yüzde 1 ise yüzde 46'sını.Yani dünya nüfusunun yarısına, toplam zenginliğin ancak yüzde 1'i kalmış. Nereden baksanız korkunç bir durum. Bu eşitsizliği üreten ise kapitalist talan düzenidir." dedi.

Referansı vahiy ve sünnet olan adalet çağrısını ve birlik ve dayanışma mesajını tüm dünya halklarıyla birlikte yükselttiklerini söyleyen Önce, "Yeryüzünde ilahlık taslayanlara, kula kulluk düzenleri kuranlara, Bakara suresinde beyan edildiği üzere "işbaşına geçtiğinde ekini ve nesli ifsad edenlere" karşı bir kez daha 'LÂ' diyoruz." ifadelerini kullandı.

Önce "Güç ve iktidar gösterilerinin tayin edici hale geldiği, içerisinde yaşadığımız sömürü, kötülük ve utanç çağında, gelin, sesimizi birlikte yükseltelim." dedi.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

" Kapitalist ifsad, insanlığı ve tabiatı yok ediyor!

Değerli dostlar;

İnsanlığın cehennemi bir uçurumun kenarına geldiği günlerdeyiz. Kapitalist ekonomi modeli; tüm dünyaya gelişme, kalkınma, büyüme şemsiyesi altında pazarlanırken, aslında tarih geriye doğru ilerliyor. Tüm değerler sisteminin çöktüğü yeni bir cahiliye dönemine gelmiş durumdayız.

Küresel kapitalizm, insani olan her şeyi bayağılaştıran, çürüten, yozlaştıran bir ifsad kaynağına dönüşmüş vaziyette. Egemen emperyalist akıl, insana 'sermaye' ya da 'kaynak' gözüyle bakıyor. Bu düzende, insanın değeri ahlâkla değil banka hesaplarıyla ve ne kadar tükettiğiyle ölçülüyor!

Hayatlarımız, sınırsız bir üretim ve tüketim çılgınlığının vesayeti altında. Ne yazık ki, buna karşı başka bir dünyayı mümkün kılma iddiasını taşıması gereken Müslümanlar, geleceğini bu kapitalist bataklığın içinde arıyor. Oysa tüm insanlığın mirası olan yeryüzünün kaynaklarını ve insan emeğini sömüren bu sistemin, bizi sürüklediği felaketi görmek zorundayız.

Bugün dünya genelinde her sekiz kişiden biri aç. Her yıl, açlık nedeniyle yaklaşık 7 milyon kişi, hayata gözlerini yumuyor. Dünya genelinde her 5 saniyede bir, 10 yaşın altındaki bir çocuk açlıktan ölüyor. Hem de neredeyse dünya nüfusunun iki katını, yani yaklaşık 12 milyar insanın karnını, rahatlıkla doyurabilecek imkânları olan bir dünyada...

Biz burada konuşurken bir çocuk daha ölüyorsa, bu cinayetin sebebi yokluk değil varlığın hakça paylaşılmamasıdır, adil bir şekilde bölüşülmemesidir. Bunun için sorumluluğunu hakkıyla yerine getiremeyen Müslümanlardır?

Düşünün ki bu sistemde, dünyanın en zengin yüzde 10'u dünyadaki zenginliğin yüzde 86'sını eline geçirmiş durumda. En zengin yüzde 1 ise yüzde 46'sını.Yani dünya nüfusunun yarısına, toplam zenginliğin ancak yüzde 1'i kalmış. Nereden baksanız korkunç bir durum. Bu eşitsizliği üreten ise kapitalist talan düzenidir.

Değerli dostlar,

Günlerden 1 Mayıs. Bugünü, tüm dünya halkları için anlamlı kılan ise insanlığı ve tabiatı ifsad eden, ezen, sömüren kapitalist sisteme karşı yükseltilen itirazdır. Bugünün tarihinde özellikle emeğin, alın terinin sömürülmesine karşı direnirken ödenmiş ağır bedeller vardır. Böyle bir günde, biz de, İslami kimliğimizle, referansı vahiy ve sünnet olan adalet çağrımızı, birlik ve dayanışma mesajımızı, tüm dünya halklarıyla birlikte yükseltiyoruz.

Yeryüzünde ilahlık taslayanlara, kula kulluk düzenleri kuranlara, Bakara suresinde beyan edildiği üzere "işbaşına geçtiğinde ekini ve nesli ifsad edenlere" karşı bir kez daha 'LÂ' diyoruz.

Küresel ekonomik vesayetin kölesi, küresel kapitalizmin esiri değil, Rabb'imizin kulu olduğumuzu hatırlatıyoruz.

Değerli dostlar,

Kapitalist, emperyalist sömürü düzeni öyle bir düzendir ki, bu düzende insanlık onurunun bir değeri yoktur. Kapitalist şirketlerin çıkarları için savaşlar, emperyalist işgaller icat edilir. NATO gibi savaş makinalarına, silahlara ayrılan bütçeler; halklara ölüm, mültecilik, açlık, yoksulluk, işsizlik ya da evsizlik olarak fatura edilir. Daha çok kazanma hırsıyla köleleştirilen emekçiler serbest piyasa koşullarında adeta diri diri gömülürler. Onlarcası sağlıksız iş koşullarının yol açtığı işçi cinayetlerinde hayatını kaybeder.

Bir yıl önce Bangladeş'te, dünyaca ünlü markalara üretim yapan tekstil atölyelerinin olduğu bir plazanın çökmesiyle ölen 1138 işçiyi hatırlayın. Buna sessiz kalmak, orada üretim yaptıran Türkiyeli markaların sattıkları giysilerdeki kana ortak olmak değil midir?

Soruyoruz: Ülkemizde her ay yüzden fazla işçinin öldüğü bir düzeni, hangi kalkınma rakamı, hangi büyüme istatistiği kurtarabilir?

Resmi rakamlarda dahi sadece son 10 yılda 11 binden fazla emekçi, iş cinayetlerine kurban gittiyse; onların canı ya da alın teri üzerinde yükselen bu kapitalist düzen ve bu düzenin fabrikaları, rezidansları, AVM'leri birer zulüm abidesi değilse nedir?

Gelin; insanlığı bu kapitalist, bu emperyalist düzene kul-köle kılmak isteyen, tabiatı sınırsız hırslarıyla kirleten, çoraklaştıran, betonlaştıran zihniyete hep birlikte direnelim!

Aksi takdirde, yarın geç kalmış olacağız! Derelerimiz inşaatlarla, HES'lerle dolarken; göllerimiz dev fabrikaların üretimi için hızla kurumaya yüz tutarken; yeşil alanlarımız betondan ucubelerle doldurulurken; daha ne kadar kayıtsız kalacağız?

Sömürülen sadece emeğimiz, toprağımız, suyumuz değil, bizim ve çocuklarımızın bütün geleceğidir!!!

Kısa süreli sözleşmelerle, karşılığı verilmeyen stajyerliklerle, kayıtdışılıkla, taşeronlaşmayla; iş güvencemiz, alın terimiz, haklarımız ellerimizden alınıyor. Hakkını arayanlar baskıyla yıldırılmak isteniyor. Sendikal ve sosyal haklar her gün daha fazla tırpanlanıyor.

Çoluğumuzun çocuğumuzun rızkı için gece gündüz ter dökerken, evimize gittiğimizde ne eşlerimize rahat bir selam verebiliyor, ne evladımızla vakit geçirebiliyoruz.

Asgari ücret açlık ve yoksulluk sınırının altında. Kamu çalışanları ve emeklilere verilen ücret de aynı şekilde onurlu ve insanca bir yaşamın hayli uzağında. Greve gidenler şiddete maruz kalıyor, hakkını arayanlar baskıyla yıldırılmak isteniyor.

Diğer taraftan günü kurtarmak için yanlış yollara sapılıyor ve maalesef geniş bir kesimin içine düştüğü kredi ve faiz bataklığı, bütün toplumu hızla felaketin dibine doğru çekiyor.

Aziz Sakarya halkı,

Neoliberal politikaların, insana, topluma ve doğaya dair ne varsa piyasaya sürdüğü, değerlerinden arındırılmış bir ticari metaya dönüştürdüğü bir ülkenin, bir dünyanın yaşanabilir bir yer olması mümkün değildir.

O halde, kapitalist çıkarlar için uydurulan "ihtiyaçlar sonsuz, kaynaklar ise sınırlı" hurafesini şiddetle reddedelim.

Tüketime dayalı, faiz ve rant ekonomisinin yol açtığı sosyal ve ahlaki çürümüşlüğü görelim. Toplumu ifsad eden bu düzenle uyumlu her türlü siyasi anlayışı, bunu meşrulaştırmak için üretilen yanlış dini ve kültürel argümanları hayatımızdan çıkaralım.

Rabb'imizin bize verdiği yeryüzü nimetlerinin, adil bir bölüşüm ile herkes için yeterli olduğuna inanalım.

Adil ücret ve çalışma koşullarında çalışmak isteyenlerin mücadelesini yükseltmek, hepimizin sorumluluğundadır. Gelin, emeğimizin hakkını birlikte arayalım.

"Çalışanın hakkını, alın teri kurumadan veriniz" diye bildiren Allah Resulü'nün takipçileri, bu emri çiğneyenlere karşı duyarsız kalabilir mi?

Gelin sömürü, kötülük ve utanç çağında, sesimizi birlikte yükseltelim:

Mülkün, egemenliğin yalnızca Allah'ın olduğunu haykıralım. Rabb'imizin bize verdiği yeryüzü nimetlerinin, hakça paylaşım, adil bir bölüşüm ile herkes için yeterli olduğunu savunalım.

Daha insani ve adil bir dünyanın mümkün olduğunu gösterelim.

Güç ve iktidar gösterilerinin tayin edici hale geldiği, içerisinde yaşadığımız sömürü, kötülük ve utanç çağında, gelin, sesimizi birlikte yükseltelim:

Başka bir gelecek ancak vahyin aydınlığıyla mümkün!

Küresel zulme karşı yaşasın küresel dayanışma!

Küresel kapitalist-emperyalist sömürüye karşı yaşasın Küresel İntifada! "

İMZACI KURULUŞLAR 

DİRİLİŞ SAATİ DERGİSİ, İLİM VE HİKMET VAKFI, EĞİTİM İLKE-SEN, FÜTÜVVET DERNEĞİ, SAGED (SAKARYA GÖNÜLLÜ EĞİTİMCİLER DERNEĞİ), SAKARYA DAYANIŞMA DERNEĞİ, ÖZGÜR YAZARLAR BİRLİĞİ SAKARYA TEMSİLCİLİĞİ, TASFİYE DERGİSİ, VAHDET VAKFI SAKARYA TEMSİLCİLİĞİ

01 May 2014 - 17:46 - Siyaset


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Akyazi.net Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Akyazi.net hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Akyazi.net editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Akyazi.net değil haberi geçen ajanstır.