Doğru Hayal..Merve Yazıcı yazdı

Korkularımızdan hayatın bize açtığı kapıları göremiyoruz çoğu zaman. Bir hayali tutturup, onun dışında hiçbir şeyin bizi mutlu etmeyeceğine inanıyoruz.Merve Yazıcı yazdı

Hiç bakmıyoruz, o hayali kurarken kendimizi ne kadar tanıdığımıza, yeteneklerimizin ne kadarının farkında olduğumuza. Tutturmuşuz ya bir kere, o olacak. Hiç mi düşünmeyiz zevklerimizin, isteklerimizin zaman içinde değişebileceğini?

Bazen de etrafımızdakilerin hayalleri bir sis dumanı gibi çöker üstümüze, hayal kurabilmeyi bırakın, önümüzü dahi göremeyiz böyle zamanlarda. O sis dumanı içinde onun bunun hayaline kapılıp sürükleniriz. Hayaller bizim ekmeğimiz, suyumuz, olmazsa olmazımızdır evet ama kendimizi keşfettikçe hayallerimizi revize edebildiğimiz sürece. Şu hayat dediğimiz şey kendimizi keşfetme serüveninden başka hiçbir şey değil aslında. Keşfettikçe zevk alacağımız, okudukça kendimizi ona daha çok ait hissedeceğimiz bir kitaptan ötesi değil. Başkalarına bakmayı bırakıp kendimize bakabilmeyi öğrensek, her şey öyle basit, öyle anlaşılır olacak ki…

Hayallerime ulaşmak için kendime koyduğum küçük hedeflere başarıyla ulaştığım  ama mutlu olamadığım zamanlarda anlarım, yanlış hayallere doğru yelken açtığımı. Umutsuzluk içinde hayata sayıp sövmek için birkaç gün izin veririm kendime. O birkaç gün dolduğunda, zor zamanlar için zihnimin bir kenarında beklettiğim şu küçük hikâye gelir aklıma.

“Bir gün, bir bilge iki çocuğunu yanına alarak ormanda gezintiye çıkar. Aradan biraz zaman geçtikten sonra küçük olan çocuk yorulmaya başlar ve babasına dönerek:

“Babacığım çok yoruldum, beni kucağına alır mısın?”der.

Babasından “Artık sen kucakta taşınamayacak kadar büyüdün” cevabını alan çocuk, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar.

Bilge tek kelime bile etmeden etrafına bakar ve yakındaki ağaçtan bir çubuk kesip çocuğa,

“Al bakalım, sana güzel bir at. Bu seni taşır hem daha hızlı götürür.” Diyerek uzatır.

Çocuk, dal parçasından yapılmış ata sevinçle binip, gülerek koşmaya başlar.

Küçük oğlunun kuru bir dal parçası sayesinde yorgunluğunu unutarak canlanmasını gören baba hayretler içinde olan biteni izleyen kızına dönerve:

“İşte, hayat budur” kızım. “bazen kendini çok yorgun, işe yaramaz mutsuz ve hatta umutsuz hissedebilirsin. Böyle olduğunda, kendine değnekten bir at bul ve yoluna devam et. Bu at, yerine göre bir arkadaş, bir şarkı, bir umut, bir dua, bir çiçek, bir özlem, bir hayal ya da küçük bir çocuğun tebessümü olabilir.” Der. “

Bu hikayeyi an be an hayal ederek başlarım yeni hayallerime. Yeni bir dal parçası bulup yoluma devam ederim kendimce. Zor anların içine çaresizce sıkışan herkese tavsiyemdir nacizane.

Ulaştığınız halde mutlu olmadığınız, veya ulaşmak için çırpınıp durduğunuz hayalinizi bir irdeleyin. Belki de al al elmalar verecek bir ağaçtan, armut vermesini bekliyorsunuzdur kim bilir.

07 Ara 2014 - 13:43 - Yaşam


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Akyazi.net Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Akyazi.net hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Akyazi.net editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Akyazi.net değil haberi geçen ajanstır.